9 Ekim 2009 Cuma

Yorgunluk be üstad.

Sabahlara kadar okur yazar çalışır yorulur. Işık gözüne girmeye başlar, kambur keskinleşmeye. Güç kalmaz damarda, lakin içindekine uzun yorgunluğun keyfi mi, yoksa "bitmiş şeylerin hüznü" mü demeli, işte onu bilemez. Ama netice değişmez, yine üstad gelir akla sabahın karanlığında, kalın gözlükleri ve kemikli yüzüyle:
Değer mi bunca yalnızlık, gittikçe daha yalnız olmak için?
Boştur yollar meydanlar yalnız gezildiğinde.
Oysa bir kadın durdurmalı
konuşup da birlikte yaşamaya inandırmalı,
yoksa hep kendisiyle konuşur insan. bunun için de
kimi vakit körkütük olur geceleri
ve anlatır durmadan, anlatır yapıp edeceklerini.

2 yorum:

ligea dedi ki...

bir kadının yalnızlığı: bir erkekten bunu beklemek.
oysa kimse kiimseyi durduramaz,
bir kelebek kanadı gibi dokundukça dağılır herkes.

WENDA dedi ki...

mehemmedooo, çok ağır olmuş bu...
"oysa bir kadın durdurmalı/ konuşup birlikte yaşamaya inandırmalı/
yoksa hep kendisiyle konuşur insan...