30 Mayıs 2009 Cumartesi

Bugünün kurtuluş reçetesi.

"Zanaatçılık yeni kültürün idealleştirilen işçisinde, öğrencisinde, ya da yurttaşında eksik olan önemli bir değere sahiptir: bağlılık. Bu, takıntılı ve rekabetçi zanaatçının bir şeyi iyi yapmaya kendini adayabilmesinden çok, yaptığı şeyin nesnel değeirne inandığı anlamına gelir. Bir insan, ancak ve ancak, kendi arzuları dışında, hatta başkalarının vereceği ödüller alanı dışında duran bir objektif standarda inanıyorsa bir şeyin ne kadar iyi yapıldığını tarif etmek için doğru ve düzgün sözüklerini kullanabilir. Bir şeyi, size hiçbir şey kazandırmasa da doğru yapmak, hakiki zanaatçılığın özüdür. Ve ancak menfaat gözetmeyen böyle bir bağlılık insanları duygusal olarak kuvvetlendirebilir." (135)

Richard Sennett. Yeni Kapitalizmin Kültürü. Çev. Aylin Onacak. Ayrıntı Yayınları, 2009.

17 Mayıs 2009 Pazar

Vardım kiliseye haç suda döner

Ahçik

Ahçiği yolladım urum eline
Eser bad-ı saba zülfün teline
Gel seni götürem İslam eline

Serimi sevdaya salan o ahçik
Aman o ahçik civan o ahçik

Vardım kiliseye baktım haçına
Gönlümü bağladım sırma saçına
Gel seni götürem İslam içine

Serimi sevdaya salan o ahçik
Aman o ahçik civan o ahçik

Vardım kiliseye haç suda döner
Ahçiği kaybettim yüreğim yanar
Ben dinen dönersem el beni kınar

Serimi sevdaya salan o ahçik
Aman o ahçik o civan o ahçik

http://fizy.com/s/104wnv

(Neden kiliseye varıyor, neden haç suda dönüyor hiç düşünmeden dinlemiş olmak dünya güzeli türküyü...)

15 Mayıs 2009 Cuma

Dil sahibi.

Hep alıntılarlar, St. Beuve "büyük kitaplar başka bir dilde yazılmış gibidir" demiş. Dahiyane bir metafor değil mi? Büyük kitapları büyük yapanın gerçekliği yetkin şekilde anlatma-yansıtma niteliği olduğu düşüncesinin zayıflığını açık ediyor. Gerçekliğe dair, gerçeklikten çıkan ve yine ona dönen, yeni bir dilin kurucusu (yazar), aktarıcısı (metin) olabilmek mesele (varsa eğer bir mesele).

Başka bir dile ulaşılır ulaşılmaz, yani dil sahibi olunur olunmaz bilmek ne mümkün! Lakin bunu arzulamak, bu arzudan çıkan, bu arzunun örgütlediği ve günlük yaşamı baştan aşağı kuşatan bir zanaat kurmak tek dileğim hâlâ yukardakinden.

Hep tekrarlanan bir tövbe gibi oldu bu dilek. İşe yaramıyor, vicdan rahatlatıyor.

5 Mayıs 2009 Salı

Ölümden önce son söz.

Walter Benjamin, romanımızın güzel adamı, ölüm yürüyüşünde tanıştığı yol arkadaşı ergene, (Jose'ye) şöyle diyor, diyor da ayağa kalkmanın, uzun yürüyüşlerde sabretmenin, inat etmenin, vazgeçmemenin ruha üflediği incelikleri gösteriyor:

"Dünya karanlık bir yer. Daima kendini tahrip ediyor. Ama biz, sen ve ben Jose, bizim küçük bir şansımız, bir fırsatımız var. Eğer çok çabalarsak iyiliği hayal edebiliriz. Hasarı parça parça tamir etmenin yollarını düşünebiliriz."

(Jay Parini. Benjamin - Dar Geçitteki Aydın. s.344)