14 Mayıs 2012 Pazartesi

Perperik'in kahraman anası ve arkasındaki devlet.

''Annemin arkasında artık devlet vardı, koca Fevzi Müdür candarmalarıyla yola çıkıp annemin ayaklarına gelmiş, köyde bas bas bağırarak bu köylerin sahibinin annem olduğunu söylemişti. Devletin bir müdürü, at sırtında dağ taş aşarak, başına ödül konmuş, üstüne üstlük devletin karakollarını basmış, candarmalarına meydan okumuş bir eşkıya karısının ayaklarına gitmişti. Annem büyük insandı, tek başına muacırı alıp, Deşt alayına girip, Fevzi Müdür'ün kapısına tak tak vurup içeri girmiş, müdüre, 'Fevzi Müdür, Fevzi Müdür, yaktınız, kalanları açlığa terk ettiniz devletin büyüklüğü bu mu?' demiş, böyle Fevzi Müdür'ün masasına da eliyle tak tak vurmuştu. Fevzi Müdür, 'Tamam Fecire Hatun,' demişti, 'tamam, devlet bir kusur etti.' Vermişti askeriyenin erzak deposunun anahtarını, 'Git aç' demişti, 'aç ne istersen al' demişti. Annem bir çuval ekmeği alıp Deşt'ten Dervişler'e gelinceye kadar dağıtmıştı.''

İşte anne dediğin böyle bir şey, masaya tak tak vurur, erzak deposunun anahtarını alıp ekmek çuvala doldurur, sonra önüne gelene ekmeği dağıtır. Başka nasıl büyük insan olunur?

(Alıntı, Haydar Karataş'ın Gece Kelebeği - Perperik-a Söe adlı romanından. (İletişim Yayınları))

3 Mayıs 2012 Perşembe

Muhafazakâr sanatçılar ve bidon kafalar.


Televizyonda Şehir Tiyatroları ve diziler ekseninde muhafazakâr sanat meselesi tartışılıyor, sadece Mesut Uçakan görmekten değil kimsenin ne demeye geldiğini bilmediği “milli değerler” lafzını duymaktan da insana gına geliyor.

Tartışmanın sanatsal tarafı zayıf tabii ki, mesele baştan ayağı siyasi. Yeni muktedirler sanat sepet işlerini sosyal demokratlara bırakır gibiydi, ama bunun gereksiz olduğunu fark ettiler. Tahmin edilmez değildi.

Lakin bu yeni kuşatma hareketinin iki büyük komik-üzücüsü var. Birincisi Muhafazakâr sanatçıların temsilcisi olarak endam gösterenlerin sığlığı. Sinemacı diye ürettiğin adam Mesut Uçakan, oyuncu diye Ahmet Yenilmez... Buyrun burdan yakın.

Ama daha beteri bu adamların iç burkan körlüğü. Halkı, halkın değerlerini, milli olanı savunduklarından pek emin duruyor, halka bidon kafa diyenlere on kaplan gücünde ders veriyorlar. Ama önerebildikleri tek şey bir daraltma-eksiltme hareketi. Dizide ayıp şeyler mi gösterilirmiş, sahnede kahramanlar içkimi içermiş bunların hepsi kalkacak milli manevi sanat kurulacak. Ne acayip ki, şimdi halka bidon kafalı muamelesi yapanın, onu anlamaz sayanın, milleti eğitilecek terbiyeye muhtaç çocuk bilenin kendileri olduğunun farkında bile değiller. 

Eski kafa, yeni elitizm ve büyük Samanyolu TV estetiği. Bravo.