20 Haziran 2012 Çarşamba

Dünyanın en garip antolojisi.

"Venedik'te el ele dolaşmış âşık gençlerin tuttuğu günlükleri bir araya getiren bir antoloji hatırlıyorum. Venedik'e olan aşklarından çok, Venedik'in kendisine olan aşkından söz ediyorlardı.

Kuşkusuz, affedecektir Venedik onları."

(Predrag Matveyevic. Öteki Venedik. YKY. s.29)


Yıllar önce S. Batu'nun Venedik'le ilgili en güzel şeyleri yazdığını düşünmüş müydüm peki? Burada salınmakta.

17 Haziran 2012 Pazar

Mahalle'yi öldüren muhafazakârlık kendini öldürür.

Yeni muhafazakârların site sevdası ve Toki muhabbeti sadece İstanbul'un değil taşranın görüntüsünü de baştan aşağı değiştirdi. Kocaman apartman kentler, yanına hop dev avm, kocaman camii derken ha bi de okul geldi mi depreme dayanıklı şehriniz hazır oluyor.

Peki muhafazakârın evi, muhafaza etme işleminin mekânı mahalleye ne oluyor? Ne olacak ki? Sizlere ömür. Allah rahmet eylesin. Küçük esnafın kalmadığı yerde mahalle kalmaz çünkü. İletişim kurulabilir derecede küçük olan kahvenin, cami avlusunun, evlerin bu küçüklüğünün yok olduğu yerde mahalle kalmaz.

Büyüklüğüyle gurur duyulan, neo-Faust başbakanımızın daha büyüğün daha iyi olduğundan pek emin olduğu yeni kentlerde iletişim biçimleri topyekün değişmeye mahkûm. Ne bekliyorsunuz dev camilerin avlularında muhabbete durmuş amcalar, alışveriş merkezlerinde veresiye yazan dost ve mütevazi zincir mağaza abileri falan mı? Ya da avm'nin food-court'tında kahvehane havası?

Hayal etmesi bile boğar insanı.

Çok kimse söyledi, şipşak ama keskin tespit: AKP radikal piyasacılıkla bir tür yeni muhafazakârlığın ittifakında yürüyen bir parti. Neoliberal piyasa düzenine koşulsuz inanç, otoriterliğe meyyal tepeden inmeci tutuculukla iç içe.

Ama adamları bekleyen sorun şu: Bu tavır, muhafazakarlığı estetik (dolayısıyla canlı ve devam ettirilebilir) kılan her şeyi yok ediyor. Dev avm'li camii'li, milleti sınıf sınıf ayıran Toki-kent kökleştikçe, muhafazakârlığın üretim birimi mahalle yok oluyor.

Velakin estetize etmeyen bunu da geçmişe atıfla yapmayan muhafazakarlık falan olmaz. Sonra işte babalar çıkıp Çamlıca'ya cami yapacam uzaydan görünecek falan diyor. Radikal piyasacılığın geçmişin tüm izlerini sildiği bir yerde ancak böyle 'daha büyük daha büyük' diye çığıran otoriter bir büyümeciliğin estetik kaybı ikame edeceği düşünülüyor.

Ama üç gün sonra baktığınızda göreceğiniz şey sizin muhafazakârlık diye anladığınız şeyin kalmadığı olacak.

(Keşke kendi kuyularını kazdıklarına sevinebilseydim, lakin bu barbar kentcilikle altını oydukları tek şey muhafazakarlık değil. Yalnızlaşan, hayatı çalışmaktan ibaret olan, kamusallığını yitiren atomize yeni kentliler, duvarlarla birbirinden ayrılan sınıflar ve çipçirkin bir kent (hatta kentsizlik hali) bizi bekliyor.)

Bu anlamda AKP muhafazakar bir yıkıcı. Oksimoronun kralına gel.