İlişki yorumculuğu diye bir meslek yok, çünkü zaten herkeste olan bir kabiliyet bu. Çok şaşırıyorum her karşılaştığımda; herkesin derin analizleri, uzun düşünmeler sonucu varılmış sonuçları, kitaplara sığmayacak derecede çok gözlemi var. Bu kuvvetli analitik bünye, in midir cin midir bilmediğimiz bu saçma çözümleme robotu, nerede bir vakayla karşılaşsa hemen zengin dağarcığından tespitler, çözümelemeler ve gelecek tahminleri saçıyor etrafa. Hemen her köşede büyük ilişkiler ansiklopedisi yine yeni yeniden yazılıyor.
Herkesin en büyük zevki aşk sosyologu, aşk psikologu olmak. Devir aşk devri.
O yeah.
22 Haziran 2009 Pazartesi
7 Haziran 2009 Pazar
Yargıcı'yı Anadolu'ya napsak da getirsek?
Bugün şahane sabah mahmurluğumu doya doya yaşarken, beni hoppadanak kendime getiren bir haber gördüm Sabah gastesinde. Sabah gastesinin ekonomi sayfasında.
Yargıcı mağazalarının sahibi Emir Yargıcı diyor ki, bizim kitlemiz büyük şehirlerde, 20 mağazamız var, bundan sonraki mağazaları da muhtemelen Paris ve Londra'da açacağız.
Maşallah efendim, başarılarınızın devamını dileriz.
Beyfendi burada durmuyor ama, ekliyor: "Anadolu'daki alışveriş merkezlerinde olmak isteriz ama ne zaman Anadolu'daki insanlar günde 4 tane espresso içmeye başlar ancak o zaman Anadolu'da olmayı isteriz."
Oh yeah! Yakışıklı Emir Bey'in tercihleri, life-style'ı, kanunları var. Dört espresso, Avrupai bir yaşam biçiminin istiaresi olsa gerek. Anadolu eşikler atlamalı ve çok başka çok Avrupalı bir şeye dönüşmeli ki, Yargıcı mağazaları Anadolu'ya açılabilsin. Emir Bey bize derdini anlatıyor gayet başarılı bir şekilde. İnsan ister istemez, keşke Atatürk bir de kahve devrimi yapsaydı diye düşünmeden edemiyor.
Züppeliğin bu kadar açık tezahürlerini görmek çok eğlenceli. O kadar şahane bir dangalaklıkla ifade edilmiş ki insan kızamıyor bile.
Yargıcı mağazalarının sahibi Emir Yargıcı diyor ki, bizim kitlemiz büyük şehirlerde, 20 mağazamız var, bundan sonraki mağazaları da muhtemelen Paris ve Londra'da açacağız.
Maşallah efendim, başarılarınızın devamını dileriz.
Beyfendi burada durmuyor ama, ekliyor: "Anadolu'daki alışveriş merkezlerinde olmak isteriz ama ne zaman Anadolu'daki insanlar günde 4 tane espresso içmeye başlar ancak o zaman Anadolu'da olmayı isteriz."
Oh yeah! Yakışıklı Emir Bey'in tercihleri, life-style'ı, kanunları var. Dört espresso, Avrupai bir yaşam biçiminin istiaresi olsa gerek. Anadolu eşikler atlamalı ve çok başka çok Avrupalı bir şeye dönüşmeli ki, Yargıcı mağazaları Anadolu'ya açılabilsin. Emir Bey bize derdini anlatıyor gayet başarılı bir şekilde. İnsan ister istemez, keşke Atatürk bir de kahve devrimi yapsaydı diye düşünmeden edemiyor.
Züppeliğin bu kadar açık tezahürlerini görmek çok eğlenceli. O kadar şahane bir dangalaklıkla ifade edilmiş ki insan kızamıyor bile.
6 Haziran 2009 Cumartesi
2 Haziran 2009 Salı
Düşünürün biri.
Düşünürün biri üzerine eşitsizlikler inşa edebileceğimiz eşit bir zemin kurmalıyız demiş.
Bana makul geldi.
Bana makul geldi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)