20 Temmuz 2009 Pazartesi

Arabaların Belediye Başkanı Melih.

Her yaz Ankara'ya geldiğimde sayın belediye başkanı Melih Gökçek'e karşı bastıramadığım bir öfkeyle doluyorum. Kendi kendime aman Beyaz Türk oyununa gelme, aman şehre 19. yüzyıl ilerlemeciliğinin gözlükleriyle bakanlara kanma, bak bu adama oylar şehrin çevresinden yani garibanlardan geliyor bunu takdir et, anlamaya çalış vs gibi cümleler fısıldıyorum. Lakin ne fısıldama ne bağırma öfkeme merhem olmuyor.

Çoğumuz gibi ben de, onun enteresan bir figür olduğunun farkındayım. Anlaması ne kadar zor bir adam olsa da, mayasında bir tutam aşırı kurnazlık, iki yemek kaşığı sınırsız hoyratlık, yüz gram saf arsızlık karışımını görmemek elde değil. Bu mayayı dizginlenmemiş bir yaratma, imar etme hamuruna yatırdığımızda üç aşağı beş yukarı kendisini yeniden var edebileceğimizi sanıyorum. Alien 5.

Tüm günahı ve dölü kendisinden kaynaklanmamakla beraber canavarın çocuğunun da canavar olmasına şaşmamak lazım.

İşte her geçen gün yolları genişleyen, kaldırımları daralan, üstgeçitleri uzayan sevgili başkent. Sayın başkan vargücüyle imar ediyor, yollar beş şerit oluyor, yayaların karşıdan karşıya geçtiği ışıklar kalkıyor arabalar durmak zorunda kalmıyor, yayalar üstgeçite yollanıyor. Sayın başkan çok fütürist gördüm sizi, lakin bakınız zavallı yaya eskinin yarısı bile olmayan kaldırımın dibinde kalmış böcek gibi. O üstgeçitlerden nasıl geçecek tekerlekli sandalyadeki vatandaş? Nasıl yaşayacak burada görmeyen hemşehri?

Öfkeleniyorum öfkeleniyorum da, bu öfkenin trajik olduğu da su götürmez. O eşsiz maya onda oldukça çıkıp en iyi niyetli halimle karşısında söylesem şikayetimi mesala, tınmayacak bile sayın başkan. Hatta hiç tahmin edemeyeceğim bir cevap verecek. Mesela diyecek ki "İzmir'in kaldırımları daha dar, oraya bak!" Ya da yaklaşıp fısıldayacak kulağıma "seks kasetin var elimde". "Siz zavallı yayaların hepinizin tek tek seks kaseti var elimde!"

Ve aynı coşkulu ruhla imara devam edecek.

Kıskananlar çatlasın.

Hiç yorum yok: