26 Temmuz 2011 Salı

Baba dediğin şiir okumaz.

"Babası bir gün Wordsworth'ün kitabıyla odasına geliyor. 'Bunları okumalısın,' deyip kalemle belirlediği şiirleri gösteriyor. Birkaç gün sonra, şiirleri tartışma isteğiyle geri geliyor. 'Yankılı çağlayan bir tutku gibi çarptı beni,' diye alıntılıyor. 'Büyük şiirler değil mi?' Mırıldanarak gözlerini babasınınkinden kaçırıyor, onunla oynamak istemiyor. Babası çok geçmeden vazgeçiyor.

Terbiyesizliğine üzülmüyor. Şiiri babasının hayatıyla bağdaştıramıyor; numara yaptığından şüpheleniyor. Annesi, kız kardeşlerinin alaycılığından kurtulmak için kitabını alıp tavan arasına sıvıştığını anlatınca ona inanıyor. Ama bugünlerde gazeteden başka bir şey okumayan babasının çocukluğunda şiir okumasını aklı almıyor. Babasının o yaşta yalnızca dalga geçip güldüğünü ve çalıların arkasında sigara içtiğini hayal edebiliyor."


(J.M. Coetzee, Taşra Hayatından Manzaralar-Çocukluk'tan. Çev. Suat Ertüzün)

2 yorum:

ligea dedi ki...

"taşra" tema oldu sende sanki?

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

denk geldi sayın dr. ligea :) aldırmayınız.