24 Nisan 2010 Cumartesi

Ağlamayı öğrenmelisin Fyodor!

"Sen oğlu öldürülen adamsın, değil mi? Başın sağolsun. Anlıyorum nasıl hissettiğini. Belki tamamen değil ama yine de anlıyorum. Ben iki çocuğumu kaybettim. Yokluğa karışıp gittiler. Menenjitten, tıbbi adı bu. Karım bu darbenin etkisinden bir türlü kurtulamadı. İyi doktorlara ödeyecek paramız olsa kurtarılabilirlerdi. Trajedi işte, ama kim takar? Trajedi her yerde şimdilerde. Trajedi, dünyanın olağan hali oldu." Ayağa kalkıyor. "Eğer benim tavsiyemi sorarsan Fyodor Mikhayloviç (sana böyle seslenmemde sakınca yok değil mi?) hani tabiri caizse, feleğin çemberinden geçmiş bu zavallıdan gelecek nasihati kabul edersen derim ki, kendini ıstırabın ellerine bırak. Bir kadın gibi ağla. Bu, kadın cinsinin büyük sırrıdır, onların bizden üstün olmasını sağlayan şeydir. Onlar ne zaman gideceklerini ve ağlayacaklarını bilirler. Biz, sen ve ben, bilmeyiz. Biz olanı içimizde saklarız ta ki bu şey büyüyüp şeytanın ta kendisine dönüşünceye kadar. O zaman gider saçma sapan bir şey yaparız, sırf bir iki saatliğine bu şeytandan kurtulmak için. Evet, sonrasında hep pişman olacağımız saçma sapan bir şey yaparız. Kadınlar böyle değildir çünkü onlar gözyaşlarının sırrına vakıftır. Karşı cinsten öğrenmeliyiz Fyodor Mikhayloviç, ağlamayı öğrenmeliyiz! Görüyorsun, ben ağlamaktan utanmıyorum: Trajedi evimi yıkalı önümüzdeki ay üç yıl olacak ve ben ağlamaktan utanmıyorum!"

Ve gerçekten yanaklarından gözyaşları süzülüyor. Koluyla siliyor ama daha çok akıyor. Ağlarken konuşmakta hiçbir zorluk çekmiyor gibi. Hatta oldukça şen görünüyor. "Sanırım ömrümün kalanında kaybettiğim bebeklerim için ıstırap çekmeye devam edeceğim" diyor.


(J.M. Coetzee'nin The Master of Petersburg'undan (Petersburglu Usta). Penguin Books, 1995, s. 87))

6 yorum:

seyyarat dedi ki...

Ben bu kadar güçlü yapacağını düşünmemiştim bunun bizi. Kimse böyle söylemiyor.

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

ya kadınları daha güçlü yapıyor mu bilmiyorum ama "erkekler ağlamaz" hikayesinin (bunun bir boyutu da mesela, "devlet yas tutmaz"dır) hastalık kaynağı olduğuna inanıyorum ben.

şu da var bu sözleri söyleyen karakter polis muhbiri bir dilenci. coetzee, dostoyevski karakteri yaratmaya çalışmış.

seyyarat dedi ki...

Erkekler ağlamaması yahut böyle yönlendirilmeleri hastalık kaynağı ise evet bizi güçlü kılıyor, en azından sağlıklı kılıyor diyebiliriz. Bu da yeter.

Eleştirel Günlük dedi ki...

Kesinlikle saglikli ve direncli kiliyor. Isin ilginc yani bu zindanimizi ve iskencemisi biz erkekler kendimiz kurup yasatiyoruz. o kadar cok onayladigimiz ve destekledigimiz sey var ki saglikli olmamizi engelleyen. Aglamayi kendimize zayiflik gostergesi kilmak bunun basinda geliyor. Cinsel guc gostergeleri ardindan, hic bir seyden korkmamak daha sonra... Korktugumuzda korktugumuzu bile soyleyemiyoruz dusunsenize..

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

sevgili eg, kesinlikle katiliyorum dediklerine. ama yakinlarda okumustum, kadinlarin konusan, dert anlatan, bir yerde kendilerine benzeyen erkeklerden dert yandigini anlatan :))

kendine referans vermek herhalde yaslanma belirtisi ama, yazmistim bu konuda onceden de:

http://mehmethayrizan.blogspot.com/2009/03/yas-tutan.html

Eleştirel Günlük dedi ki...

ne kotu degil mi! Ben de o hatunlara gidin kendinize bir "bad boy" bulun sonra da sikayet etmeyin derim...