13 Eylül 2011 Salı

Matem zencidir!

"Evet, ölüm Hâmid'in nazarında iğrençti; bu yüzden hayatın her ânının tadını çıkara çıkara yaşamak gerekirdi. Hayat kadındı onun için. Karısı Fatma Hanım'ın ölümünden sonra, Hariciye tarafından kendini toplaması için bütün masrafları karşılanarak Paris'e gönderilince orada kendisine hemen bir sevgili bulmuştu. Sami Paşazâde Sezai, bir gün dostlarına, o tarihte başka bir Avrupa şehrinde görev yapmakta olduğunu, Hâmid'in Paris'e geldiğini duyar duymaz acısını paylaşmak için işini gücünü bırakıp Paris'e gittiğini, otelini ararken kendisiyle Şanzelize'de burun buruna geldiğini ve hayretten donakaldığını anlatmıştır. Hiç de karısını yeni kaybetmiş birine benzemeyen Şair-i Âzam her zamanki gibi şıktır ve endamlı bir siyahi dilberi koluna takmış, salına salına gezinmektedir. Bu tuhaf durumu nasıl açıkladığına gelince: Gayet pişkin bir tavırla der ki: 'Sezai, biliyorsun büyük bir teessür içindeyim. Matemde olduğumu herkese göstermek için bu zenci kızı buldum!' "


(Beşir Ayvazoğlu'nun pek güzel kitabı 1924: Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi'nden. Kapı Yayınları, 2010)

Hiç yorum yok: