23 Ekim 2011 Pazar

O garip miras.

Malraux'nun bir romanında deniyordu ve mealen şöyle bir şeydi:

"Ey sen, önce Tanrı'ya inandın, sonra İnsan'a. Ama birbiri ardısıra ikisini de kaybettin. Şimdi eski inançlı günlerden arta kalan o garip miras'la güvenecek bir şeyler arayıp duruyorsun."

Çok etkilenmiştim, çok doğru gelmişti.

(Lakin bu twitter çağında aforizmalardan etkilenmemeyi öğrenmenin birinci yapılması gereken şey olduğunu anladım. Hikmet yumurtlayanlardan kaç, kendin hikmet yumurtlandığında dön kıçınla gül kendine. Yeni sloganım bu. (Kaçışını itirazını sevdiğim; formüle et, slogan haline getir, haplaştır. Neticede hikmet yumurtlamaya devam et. Twitter hayata twitter'laşacak karşı çık. İmkânsız ironi lan.))

Neyse, her şeye rağmen Malraux'ya hâlâ inanıyorum, daha beteri hâlâ yaşıyorum. O garip miras her gün her düşünce anında, dünyaya her kafa tutuş denemesinde karşıma çıkıyor sanki, ben de bir kez daha kedili Fransız'ı yad ediyorum.

(Lan garip miras sen mi büyüksün ben mi diye bağırsam, yurt penceresinden boğaza bağıran o zonta arkadaşa hiç durmadan gülüşüm aklıma gelir diye korkarım.)

İşte tam da bu hal, devrin neden ironi devri olduğunu, en çiğ halinde lakayt bir sarkazmın neden her tarafı kapladığını açıklıyor. Zira garip miras içinde sürekli konum değiştirerek, sürekli yeni hakikatler bularak ve kaybederek, zemini sürekli daha da kayganlaştırarak varılan yer mekânı hiç durmayan hareket olan, yani mekânsız olan ironievi oluyor.

Kaykay lazım kaykay.

2 yorum:

Mehmet Server dedi ki...

Hoşgeldiniz efendim,

Müşerref olduk, sıhhat bulduk yazınızdan.

Heman bir şeyler karaladım twitter'da (nerede karalayacaktım değil mi efendim :) ) haddim olmayarak, paylaşayım:

"Dayan tâlib, sıkı sıkıya dayan o garip mirasa, dayan ki açılsın nefesin, yetsin sana!

Çok güzel yazmış. Hiçbir istinâdı hiçbir mukaddesi olmayan her önüne geleni tekmeleyen sefil goygoy iştihâsından ben de bîzarım.

Sürekli savruluyor, ayağı kayıyor çünkü istikâmet üzere değil, olmayı dilemiyor. Modern insanın en büyük derdi: iç sıkıntısı. Geçmiyor.

Çok sıkılıyor, bir film açıyor, film bitiyor daha beter sıkılıyor. Mânâya aç, gıdalanmıyor. Eh, sıkıntıyı neyle attığını zannedecek? Goygoyla."

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

Esas siz hoş geldiniz Mehmet Server Bey. Kaleminize, klavyenize sağlık. Aynı sorularla dertli olmak ne güzel.