6 Mart 2009 Cuma

Pul koleksiyonu

Yok hayır her gün olanı biteni yazdığım bir defterim vardı. itirafsa itiraf. Lakin kendisinin kapağını açmayalı çok oluyor.

İnsan başından geçenleri ayrıntısıyla döküyorsa bir deftere, az ya da çok macerasının gerçek olduğuna inanıyor demektir. Var olduğuna, yaşadığına, yaşadığının önemli yani anlatmaya değer olduğuna inanıyor...

Alberto Moravia'nın Sıkıntı (La Noia) diye bir romanı var. Eşya'yla, nesneyle ilişki kuramayan bir adamcağızı anlatıyor. Sözde ressam, geçip tuvalin karşısında tuvale bön bön bakan; hiçbir şeyi aktarmak, yeniden canlandırmak için istek duymayan; sevemeyen, sadece kadınlarla değil kendi dışındaki alemin hiçbir öğesiyle ilişki kuramayan bir ademcağız.

Dolayısıyla yapacak başka bir şey olmadığından sıkılıyor.

Geçenlerde bir arkadaşımın terk etmek durumunda kaldığı evini toplamak ve dolayısıyla ev sahibi ve aynı zamanda ev arkadaşı olan zatı muhteremle görüşmek durumu hasıl oldu. 40 yaşlarında olan ademcağızın çok asosyal ve kaba olduğunu, davranışlarına alınmamam gerektiğini arkadaşım uzun uzadıya tenbih etti.

Hakikaten konuşmamızın ilk anlarında çok kaba ve gergindi. Kabalığının bir tür toplumsallaşamama, iletişim kurmayı bilmeme ya da bilememe gerginliği olduğunu anlamak zor değildi elbet. Bu saftirik ve pis bir acıma içeren saptamanın etkisiyle içimde kendisine karşı bir muhabbet doğdu. O ne kadar kaba davrandıysa ben o kadar kibar ve güleryüzlü olmaya gayret ettim. Sonunda kabalığı kırıldı. Lütfen gülmesin kimse, aramızda oluşan muhabbeti taçlandırmak için bana pul koleksiyonunu göstermeyi teklif etti. Manyakça bir koleksiyon. Bir odayı ona ayırmış sadece. İşe gittiği zamanların haricinde müzik dinleyip koleksiyonıyla uğraştığını başka bir hayatı olmadığını itiraf etti.

Neticede eşyanın ya da nesnenin insanın hayatını kurtardığını düşündüm evden çıktığımda. Sıkıntı'nın zavallı ademcağızının durumu daha fenaydı. Ben de şimdi defterimle hasbıhal ettiğim dönemlere göre daha fenayım.

Nesneni kaybetme insancık.

3 yorum:

ligea dedi ki...

aklıma perec'in şeyler'i geldi.

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

ligea, okumadım şeyler'i. fakat yaşamı kullanma kılavuzu'nun bir hayranı olarak perec'nin nesneyle ilişkisine dair fikrim var galiba. onda da hep bir boşluk doldurma telaşı var. nesneleri oyunlaştırıyor hiç durmadan.

Adsız dedi ki...

Pul mu para mı?
Pulun nerede durduğuna bağlı.

Nora Angelova