26 Ocak 2010 Salı

Mücadeleyi bırakmış insanların güzelliği.

Kızgın Damdaki Kedi'ye yazarının acayip ama çok hoş müdahaleleri var. Daha oyunun başında oyunun erkek kahramanı Brick'i anlatırken şöyle diyor Tennessee Williams: "Onda, mücadeleyi bırakmış insanlardaki bağsızlığın serin havasından gelen ek bir cazibe vardır".

Böyle algılamamazı istiyor Brick'i. Kopmuş, ayrılmış, bırakmış, ama bunlarla, olduğundan daha güzel daha cazibeli. Oyunun sonunda kızgın kedi Margaret'in, Brick'e söyledikleri ise yenilgiyle güzellik arasında kurulan ilişkinin oyunda nasıl önemli olduğunu gösteriyor: "Ah siz zayıf insanlar. Mücadeleyi bırakmış, zayıf, güzel insanlar!"

Kadında fiziksel ya da ruhsal zayıflığın, solgunluğun, kırılacak gibi olmaklığın estetik bulunduğu edebiyat tarihinin aşikârı. Ölüme yatkınlıkla güzel bulunmak arasındaki o ilişki işte (solan bir gül olmak). Aklıma hemen Poe'nun Annabel Lee'si ve bu şiirin estetik alımlanışı üzerine yazdığı makale geliyor (That the wind came out of the cloud by night /Chilling and killing my Annabel Lee).

Ama erkek için aynı şeyi söylemek zor. Erkeğin zayıflığının, solgunluğunun güzel bulunduğu bir dünya bence pek güzel olurdu ama maalesef...

Peki Brick'in "zayıf ve güzel" olmasına ne demeli? İşte burada tastamam kötü kedi Margaret'in bizi yanlış yönlendirdiği kanaatindeyim. Zira Brick'in vazgeçmişliği, mücadeleyi bırakmışlığı bir zayıflık göstergesi değil, tam tersine bir kuvvet göstergesi. Bırakıp gidebilmenin, vazgeçebilmenin çok zaman daha zor olduğunu daha çok olgunluk istediğini hangimiz bilmeyiz?

Tabii akla mücadeleyi bırakmış erkek karakterler değil de mücadeleden bırakılmış olanlar geliyor burada. Sevgili Prens Mişkin ve değerli Selim Işık mesela. Onlar da güzel tabi ama Brick'ten farklı onların güzelliği.

(Kızgın Damdaki Kedi'ye değinmiştim birkaç yazı önce. Şurda)

Hiç yorum yok: