16 Mayıs 2010 Pazar

Tanzimatçı tipi.

Neden soluk benizli, neden eğilerek yürüyor, neden sakalı seyrek? Neden zayıf, kuvvetsiz bir adamdır demiyor da dolaylı olarak fiziksel görüntüye serpiştiriyor söylemek istediğini? Hele kumrallığa, gözlere kadar sinmiş kumrallığa ne demeli? Buralı değil, yerli değil diye düşünmemizi istiyorsa niye açıkça söylemiyor da renkten çıkarmamızı istiyor bunu?

"Mehmed beyin ismi, eşkâli başta yazılı idi. Nahif, soluk benizli, az ve seyrek sakallı, önüne mâil yürür, gözleri ve saçı ile sakalı kumral. Ekseriya setre giyer. Ağır ağır yürür. Takriben yirmi beş yaşlarında. Beyoğlunda dört-yol ağzında kitapçı dükkânınan sık sık girip çıkar. Daima elinde bir Fransızca kitap bulunur."

Tiplerle algılamak pek anlaşılır kılıyor dünyayı. O tipi her şeyiyle, özellikle de fiziksel özellikleriyle yekpare düşünmek ise ayrıca şahane.


(Pasajı, Cevdet Perin, Tanzimat Edebiyatında Fransız Tesiri kitabında Ebüzziya Tevfik'in bir yazısından alıntılamış.)

2 yorum:

ligea dedi ki...

çok güzel.
bence bedenden siyasal bedene taşan metafor zenginliği.
modern siyaset geleneğin kalbinde yatanın leviathan olduğu unutulmamalı.

http://www.she-philosopher.com/images/gallery/exhibits/Hobbes-det(865x747).jpg

Mehmet Hayri Zan dedi ki...

ve en ilginci de beden metaforlarinin siyasal mesrulastirmada gurul gurul islemesi, fikre bir "gerceklik etkisi" katmasi.