11 Temmuz 2008 Cuma

Cesare Pavese

Cesare Pavese'nin büyük bir edebiyatçı olduğuna inanmıyorum. En azından şöhreti ölçüsünde büyük bir edebiyatçı değil (Şöhret ölçü müdür iyi edebiyata? Ha?). Susan Sontag'ın ünlü makalesinde söylediği gibi, onun devrinde İtalya'da ondan daha iyi pek çok yazar-şair var. Ama bu kaba kalite kontrolü çok şey ifade etmiyor. Çünkü Pavese yazdığı edebi metinlerin toplamından ibaret bir yazar değil. Onu, Orhan Pamuk'u değerlendirir gibi değerlendirmenin çok da anlamı yok.

Pavese'yi okurken bir yandan da onu özetleyen eşsiz çileyi okuyoruz çünkü. Örneğin kurmaca metinlerine bakarken, kurmacadan çıkıp Cesare'nin zihnini kurmaya başlıyoruz. Romanlarında konuşmayan iddiasız baş karakterler tepelere güneşlenmeye çıktığında, günlüğünde söz ettiği keskin yalnızlık geliyor aklımıza; Cesare'yi insanların ısıtmadığı yerde güneşe sığınmış, güneşle sarıp sarmalanmış buluyoruz. Ya da Çalışmak Yorar'da (Lavorare Stanca) boş meydanları arşınlayan işçinin ıssızlığını duyduğumuzda yazarın kendi ıssızlığını bu işçiye atfettiğini hissediyoruz. Pavese'nin yazdığı her satır belli bir ruh halini besliyor; Pavese'den okuduğumuz her şey bizi bu ruh haline daha da çok batırıyor.

İşte bu muazzam bir tecrübe.
Sürekli aynı adamı okumak, bu adamın yana yakıla kendi anlatmak istediğini bilerek sürekli aynı adamı okumak muazzam bir tecrübe.


http://www.siirgen.org/siir/c/cesare_pavese/calismak_yorar.htm
http://poesia.wikispaces.com/Lavorare+stanca

Hiç yorum yok: