21 Temmuz 2008 Pazartesi

Tatilin unutturdukları

yaz günleri ben hatırlamıyor

Hakikaten şair abimizin dediği gibi oluyor. Bir hayvanla bitişiyorsun ve yaz günleri seni hatırlamıyor. Sadece keder ve kader değil, en şahane kardeşimiz düşünmek de ağır ve gereksiz geliyor. Sanki insanlar kıyafetlerinden kurtulup tenden ibaret kalınca, bir kısım kendiliklerini de çıkarıveriyorlar. Gurur, yara, aşk, keder gibisinden tüm biriktirilmiş haller genleşiyor ve bunların çevrelediği insan rahatlıyor. Yaz tatili kemiklerin üzerinden baskıyı alıyor.

İşte onu diyorum, güneşe yakın olmanın güvende olmakla bir ilişkisi var (Burada Pavese'nin suskun romanları geliyor aklıma yine). Güneşin içinde saran, koruyan bir anne var. Üzerimizdekileri çıkarıp altına uzanıyor ve kemiklerimizi tekrar ona emanet ediyoruz. Esirgeyen gökyüzü.

Bu rahatlıkla geliyor sınırsız sevişme isteği, bu rahatlıkla geliyor ölümsüzlük yanılgısı.

Yaz güneşi bana beni unuttururken en dipte olanı hatırlatıyor demek ki. En ilkel halimi, en çocuk halimi, en hayvan halimi.

Hiç yorum yok: